Okulumuzun Tarihçesi ve İsim Esin Kaynağı

Okulumuz 1967 yılında açılmış olup Urfa'nın ileri gelen şairlerinde Şair Abdi'nin adını taşımaktadır. Okulumuz ilk etapta tek binada oluşmakta iken zamanla artan öğrenci sayısını karşılamak için ikinci ek bina yapılmıştır. Yıllar içerisinde gerek gelişen ve değişen eğitim şartlarını ve gerekse de artan öğrenci sayısını karşılayamadığından yıkılarak ek katlı ve 24 derslikli yeni bir bina yapılmıştır. Kurumumuz 2012 yılından beri yeni binasında ilkokul olarak eğitim öğretime hizmetlerine devam etmektedir

10.03.2020 702

 

ŞAİR ABDİ KİMDİR?

Bütün araştırmalarımıza rağmen ABDİ´nin hayatı hakkında sözlü kaynaklardan pek fazla bilgi elde edemedik. Ne zaman doğduğunu ve nasıl yetiştiğini bilen yok gibi. Akrabaları, baba adının Emin olduğunu, Urfa´da doğduğunu ve tahsilini burada tamamladığını, asıl adının ise Seyyid Mustafa olduğunu söylüyorlar. Sözlü kaynaklarımızdan sayın Tahir GÜLLÜOĞLU, onun Süleyman Nazif´in babası Ali Paşa tarafından Urfa´ dan alınarak Haleb´e götürüldüğünü, orada valilik kaleminde ve vali vekilliğinde bulunduğunu belirtiyor. Başvurduğumuz diğer sözlü kaynaklar da bunu doğruladılar. Ancak burada bir yanlışlık olsa gerektir. Çünkü Süleyman Nazif´in babasının adı Ali Paşa değil, Sait Paşa´dır. Sait Paşa´nınsa bir müddet Mardin´de görev yaptığını, Urfa´ya yolculuğu esnasında uğrayarak bir kaç gün kaldığını biliyoruz. Aynı kişinin Halep valiliği de bilinmekte. Edindiğimiz kanaat odur ki bu konudaki bilgiler doğru, isim yanlıştır. 
ABDİ, Karahekim´lerden bir hanımla evlenmiş ve bu evlilikten Emin adında bir oğlu dünyaya gelmiştir. Emin Harbiye´den mezun olmuş, üsteğmen rütbesindeyken bir gezinti veya keşif sırasında attan düşerek vefat etmiştir. Bu ölüm ABDİ´ye çok dokunmuş, hafif bir felç geçirmiş, ölümüne kadar şifa bulmayacak olan bir titreme illetine tutulmuştur. 
1941´de ölen şairin´ mezarı Harrankapı Mezarlığı´ndadır. 
Sözlü kaynaklardan edindiğimiz bilgiler bu kadar. Ancak elimizde bu bilgilerin dışında bir yazılı kaynak var. Sayın Bedri Alpay´ın «Şanlıurfa, Şairleri» kitabı... 
Bu araştırmada eldeki bilgilerimize hiç uymayan kısımlar var. Ama bilgiler oldukça ayrıntılı ve ilginç olduğu için buraya aktarmakta fayda vardır. Buna göre: «ABDİ, 1857 yılında Urfa´da doğmuştur. Hacıabdizade Emin Efendi´nin oğludur. 1870 yılında Dabakhane Medresesi´ne girmiş, 1872´de burayı terkederek Rüşdiye´ye kaydol¬muştur. Bu okulu birincilikle bitirmiş, memuriyete başlamıştır. İlk görevi Urfa Tahrirat kalemi mübeyyizliğidir. Bu görevi dört yıl yapmış, terfien aynı kalemin müsevvidliğine atanmıştır. Bir aralık Hakkari Tahrirat müdürlüğü yapmış, Harran Tahrirat müdür vekilliğinde bulunmuş, son olarak Maraş İdare Meclisi baş katipliği görevini yerine getirmiştir. 1911´de oğlunun ölüm acısıyla emekli olarak Urfa´ya gelmiştir. Abdi Efendi bu arada 1887 yılında Hicaz´a da gitmiştir. 1893 ile 1894 yıllarında Halep Vilayet Gazetesi´ni idare etmiştir.) 
Sayın Bedri Alpay´ın verdiği bilgilerde bir yanlış ve bir eksik vardır. Yanlış, onun Hacıabdizadelerden olduğundadır. Zira ABDİ´nin ailesinin ancak kendisinden sonra bu adla anıldığını ve ailesinin o zamanlar Mollamusalar adıyla tanındığını biliyoruz. Eksik ise, Abdi´nin Halep´te ne münasebetle bulunduğudur. Biz daha evvel de izah ettiğimiz gibi bunun sebebini biliyoruz. Ancak, Bedri ALP A Y'n verdiği biyografide Halep adı geçmezken, verilen bilgilerin sonunda Halep´te bir gazete çıkarma işinden söz ediliyor. 
Onu tanıyanlar çok zeki olduğunu, iyi dama oynadığını, hep titrer durumda gördüklerini ifade ediyorlar. 

* Adil SARAÇ/Urfalı Şair Abdi. Hayatı, sanatı, eseri Dal Yayıncılık 1986/Urfa 

Bu güzel eseri (196 şiirden 40'ını) edebiyatımıza kazandırdığı için Adil SARAÇ Hocaya Teşekkür ederiz. 
Bekir URFALI

 

Urfalı Şair Abdi  

Gazel-1

Mest-i nazım çeşm-i fettanım gelince yâdıma 
Dil-harab eyler beni bir kimse gelmez dâdıma. 

Hançer-i hasretle ettin şerha şerha sinemi 
Bari ey âfet dokunma hâtır-ı nâ-şadıma. 

Sanma hem âh ü eninim nâ-becâdır sevdiğim 
Âteş-i aşkınla yandım gel yetiş imdadıma. 

Bülbülem ey gonca-leb gülzâr-ı hüsnünde senin 
Can dayanmaz âlemi dil-hun eden feryâdıma. 

ABDİ-i´zârı devâsız derde düçâr eyledin 
Ey melek-simâ sebeb sensin benim berbâdıma 

failâtün failâtün failâtün fâilün  Urfalı Şair Abdi 


I. Naz sarhoşum, fitne gözlüm aklıma gelince gönlüm harap olur, kimse yardımıma gelmez. 

2. Ey afet hasret hançeriyle sinemi parça parça ettin, 
bari hatırımı kırma. 

3. Sevdiğim ah ve inlemelerimin yersiz olduğunu san¬ma; aşkının ateşine yandım. Sen benim imdadıma yetiş. 

4. Ey gonca dudaklı, senin güzellik bahçenin bülbülü¬yüm (ve) âlemin gönlünü kanatan feryadıma can dayanmaz. 

5. Ağlayan ABDİ´yi dermansız der de düşürdün. 
Ey me¬lek yüzlü benim bu hale düşmeme sen sebep oldun. 

Gazel-10

Sebep yok infiâle neyledim cânâne bilmem ki 
Niçin yaktı vücûdum âteş-i hicrâna bilmem ki 

Dil-i uşşakı rencide eder elbette bu halet 
Vefasızlık neden ârız olur insana bilmem ki 

Helâk etti beni ol yâr cefa vü cevr ü mihnetle 
Acep kim arzede hâlim şeh-i hûbana bilmem ki 

Şikâyet eylemem nâr-ı ciğer-sûz-ı muhabbetten 
Tenimde rûhudur güya anı bigâne bilmem ki 

Gelir insafa ABDİ görse kâfir cism-i bitâbım 
O şûh-ı bi-vefâ gelmez niçin insâfa bilmem ki 

mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün 

Urfalı Şair Abdi 

1. Öfkelenmesine neden yok, sevgiliye ben ne yaptım? 
Vücudumu ayrılık ateşine niçin yaktı? Bilmem. 

2. Bu hal âşıkların gönüllerini elbette incitir. 
Vefasızlık insanın niçin bir özelliğidir, bilmem. 

3. O yar beni eziyet ve sıkıntıyla yok kıldı, 
(şimdi) o güzeller şahına halimi kim anlatsın bilmiyorum. 

4. Aşkın ciğer yakan ateşinden (artık) şikâyetçi deği¬lim. 
Artık onunla can ve ten gibiyiz. Onu yabancı görmüyo¬rum. 

5. (Ey) ABDİ, kâfir (bile) halsiz vücudumu görünce in¬safa gelir. 
O vefasız, işveli güzel niçin insafa gelmez, bilemem.
 

Urfalı Şair Abdi